This image belongs to the content titled Film sahnesi gerçek oldu: Bozulan ve bedel iadesine karar verilen araç bulunamıyor

Film sahnesi gerçek oldu: Bozulan ve bedel iadesine karar verilen araç bulunamıyor

yazar:

kategori:

Murat KAYA

Yılmaz Erdoğan’ın hem yönetip hem oynadığı 2005 yapımı Organize İşler fiminde; otomobil çalan bir çetenin lideri Asım Noyan (Yılmaz Erdoğan) ile çetenin genç üyesi rolünü oynayan Süpermen (Tolga Çevik) arasında komik bir diyalog geçer.

Bu sahnede Asım Noyan, aracı satıp parayı almadan gelen Süpermen’e “Eee Süpermen, araba ne oldu?” diye sorar ve diyalog şöyle devam eder:

Süpermen: Her şeyde anlaştık parayı yarın alıyorum

Asım Noyan: Araba nerede?

Süpermen: Müşteride.

Asım Noyan: Para nerede?

Süpermen: Yarın verecekler.

Asım Noyan: Araba nerede?

Süpermen: Müşteride.

Asım Noyan: Para nerede?

Süpermen: Yarın verecekler.

Asım Noyan:…..

SATIN ALDIKTAN 10 GÜN SONRA GELEN ARIZA

İşte bu sahnenin bire bir benzeri olmasa bile, diyaloğunu hatırlatan gelişme; Gülcan Çolakoğlu’nun Tarsus’ta, 29 Nisan 2016’da Borusan Otomotiv’den BMX X 3 marka lüks bir cip satın almasıyla yaşandı.

Aracınındaha 10 gün geçmişken fren sistemi bozulan ve yolda kalan Çolakoğlu, tamir aşamasından sonra yeniden yolda kalmasıyla hakkını hukuki olarak aradı. Bu aracının bin benzeriyle değiştirilmesi veya bedelinin iadesi için ihtar çeken mağdur kadının başına gelenler, bize o filmi hatırlattı.

AYIPLI MAL DAVASI AÇTI

Bu filmi biraz geri saralım, neler yaşandı birlikte bakalım.

Borusan Otomotiv’in talebi kabul etmemesi ve “tüketici hatası olduğu” iddiası üzerine Çolakoğlu, mahkemenin yolunu tuttu ve avukatı Emin Canacankatan aracılığıyla 20 Eylül 2017’de “ayıplı mal” davası açtı.

Bakırköy 4. Tüketici Mahkemesi’ne sunulan dava dilekçesine göre; davacı 31 KGC 10 plakalı BMW X3 model aracı 192 bin 474 lira bedel karşılığında 29 Nisan 2016’da davalı Borusan Otomotiv İthalat ve Dağıtım AŞ’nin Tarsus’taki şubesinden satın aldı.

Ancak 10 gün sonra seyir halindeki sıfır aracın ekranı, “sürüş dengesizliği” uyarısı ile “el freni sürüş esnasında işlev görmeyecektir” uyarıları verdi ve araç arızalandı.

TAMİR EDİLDİ, YENİDEN ARIZALANDI

Araç çekiciyle yetkili servise götürüldü. Yapılan incelemelerde araçta üretimden kaynaklı fabrikasyon hatası olduğu, hatalı üretilen araçta savrulmaya engel olan ve can güvenliği sağlamaya yönelik bir parça olan DSC basınç sezicisinin devre dışı kaldığı belirlendi.

Tüketeci Gülcan Çolakoğlu, aracın misliyle değişimini talep etti. Ancak yetkili servis aracı tamir ederek teslim etti. Arıza tekrar nüksetti. Acil yol yardımıyla araç yeniden yetkili servise götürüldü. Arızanın yine fren sisteminden kaynaklandığı bildirildi.

BİR YILI AŞKIN SÜRE SERVİSTE KALDI

Bu arızanan fren sisteminden kaynaklanması nedeniyle ciddi sonuçlar doğurabileceği, henüz bir yıllık süreçte fren arazisi sebebiyle ikinci kez yolda kalmanın olağan bir durum olmadığı, aracın gizli ayıplı olduğu, ikinci arızada davacının onayı olmamasına karşın araçta onarıma gidildiği ve ikinci arızada servise götürülmesinden sonra bir yılı aşkın süre serviste kaldığı belirtilen dava dilekçesinde, aracın ayıpsız misli ile değişimi ve ürünle ilgili yapılan masrafların işleyecek faiziyle birlikte ödenmesi talep edildi.

“TAMİR SEÇENEĞİ DİĞER HAKLARI ORTADAN KALDIRIR”

Davalı otomotiv şirketinin avukatı ise bu iddialara bir dilekçeyle cevap verdi.

Üretim hatasından kaynaklı bir ayıp bulunmadığı, davacının seçimlik hakkını ücretsiz onarımdan yana kullandığı ve diğer hakların ortadan kalkması nedeniyle davanın reddedilmesi gerektiği belirtilen dilekçede, arızadan kaynaklı değer kaybının iade edilmesi veya ayıplı olması halinde hakkaniyet ilkeleri gereği bedel indirimine karar verilmesinin daha iyi bir seçenek olacağı dile getirildi.

YEREL MAHKEMENİN KARARI: MAL AYIPLI

Mahkeme dava sürecinde aracı bilirkişilere inceletti.

Bilirkişiler raporlarında, aracın fren sisteminde arıza bulunduğu, bu arızanın ciddi sonuçlar doğurabilecek (hayati tehlike) nitelikte olduğu, sahibinin onayı olmadan tamir edildiği ve aracın yaklaşık 2 yıl kullanılamasıyla mağduriyet oluştuğu tespitinde bulundu.

Mahkeme, 5 Aralık 2019’da tüketici lehine hüküm kurdu. Satın alınan aracın davalı tarafça 2016 yılına ait ayıpsız misli ile değiştirilmesine, davacıya teslimine, aracın masrafı davalıca ödenmek üzere davacıdan teslim alınmasına, davacının toplam 7 bin 200 liralık araç kiralama bedelinin faiziyle davacıya ödenmesine, aracın misliyle değişiminin mümkün olmaması durumunda icra aşamasında işlemlere devam edilmesine yönelik karar aldı.

İTİRAZ EDİLDİ, İSTİNAF VE YARGITAY DA TÜKETİCİYİ HAKLI BULDU

Bu karara Borusan Otomotiv avukatlarınca itiraz edildi.

Dosyaya bakan istinaf mahkemesi de (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi), 21 Haziran 2022’de yerel mahkemenin kararını yerinde görerek itirazları esastan reddetti.

İstinaftan sonra davalılar bu kez daha üst itiraz mercisi Yargıtay’ın yolunu tuttu.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi de, 21 Şubat 2023’te verdiği kararla, yerel mahkeme ve istinafın kararlarında bir isabetsizlik olmadığına yönelik hüküm kurdu.

Yüksek mahkeme, verilen hükümleri aynen onadı.

3 MİLYON LİRAYAİTİRAZ ETTİ BEDEL 4 MİLYON LİRAYA ÇIKTI

Bu kesinleşen kararların ardından davacı Gülcan Çolakoğlu, kararı icra dairesine sundu ve davalı tarafından bedelinin iadesini talep etti.

Borusan Otomotiv de, aracın mislinin olmadığını belirterek bedel ödeyeceğini beyan etti ve aracın bedeli olarak da masraflar-faizler hariç 3 milyon 200 bin lira tespit edildi. Ancak Borusan Otomotiv tespit edilen bu bedele de itiraz etti ve bu itiraz süreci bir yıl boyunca sürdü.

İstanbul 27. İcra Hukuk Mahkemesi, itirazı bilirkişiye inceletti ve aracın değerinin 10 Mayıs 2024 itibariyle 3 milyon 966 bin lira olduğuna yönelik tespitte bulundu. Mahkeme, 3 milyon 200 bin liraya itiraz eden Borusan’ın, 3 milyon 966 bin lira ödemesi hükmünü kesinleştirdi.

İtiraz sürecinin bitmesiyle alacağın tahsili için haciz işlemleri başlatıldı.

ARABA NEREDE?

İşte olayı film sahnesine benzetmemize neden olan gelişme bu süreçten sonra yaşandı.

İtirazlarının hukuki geçerlilik kazanmamasından sonra malının arızalı (ayıplı) olduğunu ve misli olmadığı için bedelinin de itiraz etmesine rağmen 3 milyon 966 binlira tuttuğunu kabul etmek zorunda kalan Borusan Otomotiv, bu işlemler gerçekleşirken şaşkınlık yaratacak başka bir yola başvurdu.

Şirket, icra hukuk mahkemesinde kıymet takdirine itiraz davası açmadan önce 19 Kasım 2023’te icra dairesine bir dilekçe sunarak, dava konusu aracın fiilen taraflarına teslim edilmediğini savundu.

YEDEK ANAHTARI DA İSTEDİLER

Dilekçede, “Mahkeme kararı gereğince, davalı-alacaklı yedinde bulunan araç henüz fiilen tarafımıza teslim edilmemiş olup belgeleriyle tarafımıza devri gerekmektedir. Araç ve araca ilişkin belgeler tarafımıza teslim edilmeden aracın trafik devir ve plaka işlemlerinin tamamlanması mümkün değildir” ifadeleri kullanıldı.

Borusan Otomotiv, araçla birlikte, araçta herhangi bir rehin, vergi veya trafik borcu olmadığına ilişkin ilişkin belge, tedbir, rehin haciz gibi şerhlerin kaldırıldığına ilişkin yazı aslı, geçerli muayene belgesi, ruhsat ve yedek anahtarı, garanti belgesi ve kullanım klavuzu, OGS-GHS cezası olmadığına dair belge ve vekaletname de istedi.

“BİZE TESLİM EDİLMEDİ”

Dava konusu aracın kendilerine teslim edilmediğini savunan şirket, ortada olmayan aracın bedelini de ödeyemeyeceğine yönelik itirazda bulundu.

İtiraz dilekçesinde, “Araç şirket adına devir ve tescil edilmedikçe, evrakların dosyaya temini sağlanmadıkça dosyaya yatırılacak paranın alacaklı tarafa ödenmemesine karar verilmesini talep ederiz” cümleleri yer aldı.

ARAÇ ADANA’DA SERVİSTEYDİ

Oysa dava aşamasında tutanaklara; söz konusu aracın servise teslim edildiği, arıza giderilmesine rağmen tüketici tarafından kullanılmasının hayati tehlike barındırması nedeniyle geri alınmadığı ve serviste bekletildiği hususları yazılmıştı.

Davalı şirketin aracın nerede bulunduğuna dair mahkeme sorusuna karşılık 3 Ocak 2018’de verdiği yanıt, dava dosyasına girmişti. O belgede aracın halihazırda Borusan Oto Servis ve Ticaret AŞ’nin Adana şubesinde bulunan yetkili servisinde olduğu belirtilmişti.

ARAÇ TESLİMİNE İLİŞKİN BELGE MAHKEMEDE

Davacı avukatları, aracın teslim ettiklerine dair belgeleri de mahkemelere sunmuştu.

Borusan avukatı da 2 Haziran 2017 tarihli noter ihtarında, “Muhatap tarafın ihtar ve talebine konu araçta herhangi bir üretim hatası veya üretimden kaynaklı ayıp bulunmamakta olup söz konusu şikayet basit bir anarım ile giderilmiştir” diyerek, aracın serviste olduğunu teyit etmişti.

Bilirkişilerin 25 Nisan 2018 tarihli raporlarında ise aracın serviste olduğuna dair, “Heyetimizce yapılan teknik incelemede aracın yaklaşık 2 yıldır davalı firmada bulunduğu görülmüş ve araç bataryasının bu süreçte tükenmiş olmasından dolayı araç çalıştırılamamıştır” ifadeleri yer buluyordu.

8 YIL GEÇTİ: ARAÇ ADETA YANDI BİTTİ KÜL OLDU

Söz konusu araç, gerek mahkeme kararı, gerek mahkemeye sunulan dilekçeler, gerekse de bilirkişi incelemelerindeki “serviste yattığı” tespitlerine rağmen ortada yok!

Aradan 8 yıl geçtiği halde Borusan, aracın kendi servislerinde olmadığını öne sürdü. Borusan yetkilileri, araç teslim edilmediği için icra dairesine yatırdıkları bedelin davacı tarafa ödenmemesi için tahdit koydu ve icra mahkemesi de bu nedenle henüz bedel iadesi yapmadı.

İstanbul 1. İcra Dairesi, davalı şirketin bu talebini kabul ederek, borçlu tarafından yatırılan ödemelerin aktarılması talebini reddetti.

Mahkeme bu kararı, ayıplı malın teslim edilip edilmediği anlaşılmadığı için aldığını da duyurdu.

Böylece mahkeme kararlarıyla kesinleşmiş olan bedel iadesi süreci aradan 8 yıl geçmesine rağmen yine kesintiye uğradı ve tek yaptığı yeni aldığı arabasıyla yol yapmak olan tüketici Gülcan Çolakoğlu’na, hiçbir suçu olmadığı ve mağdur edildiği halde parası henüz iade edilmedi.

AVUKATIN İSYANI: GÜÇLÜNÜN HUKUKU UYGULANMAKTADIR

Avukat Emin Canacankatan, bu durumla ilgili PD editörüne, şunları söyledi:

“Borusan’ın hukuk tanımadığını belirterek, “Gerek mahkeme kararı, gerek mahkemeye sunulan dilekçeler ve bilirkişiincelemesindeki tespitlere, aracın kendilerinde olduğu açık olmasına rağmen, ‘araç bizde değil’ diye yalan beyan vererek, icraya ödenen bedelin müvekkile ödenmesine engel olmaktadırlar. Aracın devri için, zilyetliğin devri yeterli olmasına rağmen, trafik tescilden kendi adlarına verilmesi gibi hukuken mümkün olmayan taleplerde bulunmaktadırlar. Müvekkilin mağduriyeti artırılmaktadır. Ne hikmet ise, nasıl bir güç ise, icra müdürlüğü de, aracın davalıda olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle bedeli tarafımıza ödememektedir. Aracın davalıda olduğu, dayanak mahkeme kararı, bilirkişi raporu, davalı vekilinin beyanı ve davalı şirketin noter ihtarı ile sabittir. Daha ne gerekmektedir. Borusan korunmaktadır.Mahkeme kararına rağmen alacak tahsil edilememektedir. Güçlünün hukuku uygulanmaktadır. Borusan, üretim hatalı, güvenli olmayan, denge sorunu olan aracı müvekkilin kullanması yönünde ihtarı gereği, 8 yıldır müvekkil hak aramaktadır. Güçlünün hukuku değil, haklının hukuku uygulanmalıdır.”

ANCAK FİLM SAHNELERİNDE OLUR

Bu dava, büyük bedellerle satın aldıkları sıfır araçları bozulan ve iade talepleri kabul edilmediği için haklarını mahkemelerde arayan bütün araç sahiplerini ilgilendiriyor.

Büyük bir şirketten satın alınan aracın bozuk olduğu hem bilirkişilerce hem mahkemelerce tespit edilmesine rağmen bedel iadesi sürecinin 8 yıl sürmesi ve tüketiciyi mağdur etmesi bir tarafa, ancak film sahnelerinde görülebilecek “araba yok” bahanesi, icra mahkemesinin süreci uzatacak şekilde buna uyması da ayrı fecaat.

Bütün mesele, tüketicin hakkının arıyor olması ve büyük gelirli şirketlerin bu tüketicilere olabildiğince zorluk çıkarması. Biz de soruyoruz:

“Araba nerede? Para nerede? Hak nerede?”

patronlardunyasi.com


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir